7.3 Soru Formu Tasarımı ve Kullanımı

Soru Formu Tasarımının Dört İlkesi:

Soruları tasarlarken dikkat edilecek konuları dört ilkede özetleyebiliriz:

1) Kısa: Soruların kısa olması hem anlama, hem de raporlama aşamalarındaki hataları azaltır, bir kural olarak 20 kelimeden uzun soru olmamasını ilke olarak benimseyebiliriz.

2) Nesnel: Öznel sorular kendi içerisinde bir yanıt içerdiğinden yanıt hatalarını kolaylaştırır. Bu nedenle yönlendiren sorulardan kaçınmak yararlı olur.

3) Basit: Görüşülen kişilerin kolaylıkla yanıtlayabileceği basit sorular sormak, teknik jargon ve terim içeren sorulardan kaçınmak gerekir.

4) Amaca Özel: Soruların ne sormayı amaçladığını önceden belirlemek gerekir, belirli bir amacı olmayan sorular görüşülen kişinin aklını karıştırır.

Farklı Veri Toplama Yöntemleri:

Anket yöntemiyle yapılan araştırmalarda yüz yüze görüşmeler haricinde yöntemlerin uygulanması çok eskiye dayanır, örneğin örneklem bölümünde detaylı bir biçimde tartıştığımız Reader’s Digest dergisinin Başkanlık seçimi anketinde kendi kendine doldur yöntemi kullanılmaktaydı. ABD örneğinde posta anketleri ve yüz yüze görüşmeler 1950’lere kadar ana veri toplama yöntemiyken, 1950’lerden sonra telefon anketleri yaygınlaştı. 2000’lerle birlikte internetin yaygınlaşmasıyla birlikte internet anketleri de popüler oldu. Türkiye’de ise telefon anketlerinin yaygınlaşması 1990’lar sonrasındayken, 2000’lerin başında çok az olan internet aracılığı ile yapılan anketler bugün en yaygın veri toplama biçimleri arasında. Farklı veri toplama yöntemlerinin gelişmesi de, her bir yöntemin avantaj ve dezavantajlarının da tartışılmasını sağladı.

Farklı anket yöntemlerini değerlendirirken aklımızda tutabileceğimiz bazı kriterler bulunabilir. Her bir yöntemin bu kriterler açısından avantaj ve dezavantajları da yöntem tercihimizi belirleyebilir. Ancak özellikle örneklem başlığında detaylı olarak ele aldığımız üzere genelleme yapabilmek için dikkat etmemiz gereken kurallar açısından internet anketleri sorunludur:

1) Anketör Müdahalesi: Yüz yüze anketler ya da telefon anketleri gibi yöntemlerde anketörler veri toplama aşamasında aktif bir rol oynarken, internet anketlerinde ya da kendi kendine doldur anketlerinde anketöre rol düşmez. Okullarda uygulanan anketlerde de anketör dahil olmaz. Anketörün anket sırasında bulunmasının sosyal arzu edilebilirlik ve benzeri yanlılıkları arttırdığını ve hassas sorulara yanıt verilmesini zorlaştığını biliyoruz. Öte yandan anketörler görüşülenlerin daha fazla soruya yanıt verme konusunda motivasyonlarını da yükseltiyorlar. Boş bırakılan soru sayısı daha az olabiliyor.

2) Görüşülenle Temas: İnternet anketleri ya da şu anda yaygınlaşmakta olan robot aramalarında araştırmacıyla görüşülen arasında herhangi bir temas yokken; yüz yüze görüşmelerde doğrudan bir temas bulunur. Temasın bulunması görüşmenin doğal bir diyalog olarak akmasını sağlarken; temas yokluğunda daha dürüst yanıtlar verileceği düşünülse de, bu pek gerçekleşmez.

3) Görüşülenin Kontrolü: İnternet ya da eposta anketlerinde görüşülenin soru formu üzerinde tam bir kontrolü bulunur, kendi kendine doldur anketlerinde de kontrol görüşülendedir. Buna karşılık yüz yüze anketlerde ve insanların yaptığı telefon anketlerinde akış kontrolü anketördedir, görüşülen kişi sonraki soruları göremez dolayısıyla her zaman akışın belirsizliğinden yararlanan soru formları tasarlamak olası olur.

4) Görüşmenin İçeriği: Özellikle çoklu ortamın yaygınlaştığı günümüzde araştırmacılar daha fazla görsel malzeme -resimler, videolar vs.- kullanmak istiyorlar. Yüz yüze görüşmelerde bu tür araçları kullanmak çok kolay olmuyor, tabletlerin yaygınlaşması bile birçok yan sorunu -güvenlik, şarj vs.- doğuruyor. Oysa internet anketinde bu tür araçlar çok daha fazla sayıda ve daha kolayca kullanılabiliyor. Son dönemde yaygınlaşan saha deneylerinde de hem görsel girdiler hem de rassal atamalar yaygınlaşmaya başladığından, internet anketleri bu açıdan çok daha fazla avantaja sahip.

5) Görüşülenin Mahremiyeti: Daha önce sayılan kriterlerle ilişkili olarak internet gibi bazı yöntemlerin görüşülen kişilere daha fazla mahremiyet sağladığı, öte yandan yüz yüze görüşmelerin bu açıdan dezavantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Hassas konularda anket çalışması yapılacaksa, anketörün varlığı görüşülenin mahremiyeti üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.

6) Temsiliyet: Her veri toplama yöntemi farklı bir evrenden veri toplar. Yüz yüze görüşmelerde genelde hedef kitle nüfusken, telefon anketlerinde telefon sahipleri, internet anketlerinde internete erişimi olanlar evreni oluşturur. Araştırma sorusunun hangi evrenin temsil edilmesini gerektirdiği ve yöntemin bu evreni ne kadar kapsadığı özellikle düşünülmesi gereken bir konu olur. Aksi taktirde elde edilen verilerden çıkarım yapılması mümkün olmaz. Türkiye’de hem telefon anketlerinde hem de internet anketlerinde bir temsiliyet sorunu olduğunu bilmemiz gerekir.

7) Maliyet: Araştırmacının düşünmesi gereken bir konu da veri toplama maliyetidir. İnsan emeğine dayanan yüz yüze görüşmeler en pahalı veri toplama yöntemiyken, internet anketleri neredeyse bedavadır. Bu nedenle sınırlı bütçesi olan araştırmacıların temsiliyet taşımasa da internet anketlerini tercih ettiği görülür.

Soru Formlarının Test Edilmesi:

Anket çalışmalarında kullanılacak soru formlarının hazırlanmasından sonra, oluşturulacak soru formunun istenilen verileri toplayıp toplamadığının, soruların iyi bir şekilde anlaşılıp anlaşılmadığının test edilmesi gerekir. Bu konuda da başvurulabilecek farklı yöntemler bulunur. Ancak hangi yöntem tercih edilirse edilsin, soru formlarının mutlaka testten geçirilmesi gerekir, aksi taktirde toplanılan verilere güvenmek mümkün olmaz.

1) Odak Grup Toplantıları :

Oluşturulan soru formlarının çalışıp çalışmadığını anlamak için başvurabileceğimiz yöntemlerden biri odak grup toplantıları. Odak grup toplantılarında soru formlarımızla ilgili soruyu yanıtlayabiliriz:

1) Soru formunun ölçmek istediği “gerçeği” ölçüp ölçmediği;

2) Sorularda kullanılan kavramların görüşülenler tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı.

Bu tür toplantılarda moderatörler soru formundaki sorular teker teker okurlar ve katılımcıların bu soruları yanıtlayıp yanıtlayamadıklarını sorarlar. Yanıtlayamayacağını söyleyen katılımcılara bu durumun sebebi sorulur, sebepler arasında anlaşılmayan kavramlar ya da benzeri sorunlar bulunabilir.

Daha sonra soruların olası yanıtları okunur, katılımcılardan hangi yanıtı seçtikleri sorulmadan bu yanıtı nasıl seçtikleri sorgulanır. Böylelikle daha önce bahsetmiş olduğumuz yanıt verme sürecinin nasıl tamamlandığı anlaşılmış olur.

Son olarak da verilen yanıtın yanıt verenin gerçek görüşünü yansıtıp yansıtmadığı sorulur, bu sorgulama da sorunun yanıt verme hatasına yol açıp açmadığının anlaşılmasını sağlar.

2) Derinlemesine Görüşmeler:

Soru formlarının test edilmesinde başvurulabilecek bir başka yöntem de derinlemesine görüşmelerdir. Bu derinlemesine görüşmelerde görüşülen kişinin bilişsel süreçlerine odaklanılır ve bu süreçlerde karşılaşılabilecek hataların ayıklanması hedeflenir. Üç tür derinlemesine görüşme yapmak mümkündür:

1) Yüksek Sesle Düşünme: Bu tür görüşmelerde, katılımcıya soruyu duyduktan sonra yanıt verme sürecini yüksek sesle dile getirmesi istenir. Bunu yapabilmesi için öncelikle bir alıştırmayla –“sabah kalktığınız andan itibaren, şu ana kadar neler yaptığınızı gözünüzde canlandırır mısınız?” ya da “yatak odanızdan salona kadar karşılaştıklarınız anlatır mısınız?”- görüşülen kişi yüksek sesle düşünme pratiği kazanır. Daha sonra sorulan her soruda soruya yanıt verme sürecinin nasıl çalıştığı sorgulanır:

ÖRNEK 7.14
Görüşmeci: - Koronavirüs tedbirlerine ne kadar uyabiliyorsunuz? Hiç mi, pek değil mi, biraz mı, tamamen mi? Yanıt vermeden durmanızı istiyorum. Bu soruyu duyduğunuz ilk ne düşündünüz? Pekiyi sonra?

 

Görüşülen kişinin bu sorulara verdiği yanıtlar bilişsel sürecin akışı hakkında bize fikir verir, olası hataları ayıklamamızı sağlar. Burada görüşmeci, görüşülen kişiyi yönlendirir ama müdahale etmez.

2) Uyarı-Takip Soruları: Bu aşamada kullanılabilecek başka bir yöntem de uyarı ya da takip sorularıdır. Görüşmeci ilk soruyu sorduktan sonra başka sorularla görüşülen kişinin nasıl yanıt verdiğini anlamak ister.

ÖRNEK 7.15
Görüşmeci: - Koronavirüs tedbirlerine ne kadar uyabiliyorsunuz? Hiç mi, pek değil mi, biraz mı, tamamen mi? Yanıt vermeden durmanızı istiyorum. Bu soruyu duyduğunuz ilk ne düşündünüz? Koronavirüs tedbirleri dediğimizde aklınıza ne geldi? Hangi tedbirleri düşündünüz? Hangi zaman aralığını düşündünüz, hangi ayları?

 

Bu görüşme sonucunda hangi soruların nasıl algılandığı ve nasıl değerlendirildiğine dair değerli bir bilgiye erişilmiş oluruz.

3) Soruyu Tekrarlama: Bu yöntemde soru sorulur ve görüşülen kişinin yanıt vermesi istenir. Daha sonra verilen yanıttan yola çıkılarak, yanıt aşamasına nasıl gelindiği görüşülen kişiyle daha detaylı olarak tartışılır. Bu yöntemde görüşülen kişinin soruyu hatırladığı kadarıyla tekrarlaması da istenebilir böylelikle yapılan anlama hataları çok daha net anlaşılabilir. Keza, görüşülen kişinin verdiği yanıttan memnun olup olmadığı, vermek istediği yanıtın seçenekler arasında bulunup bulunmadığı da kullanılabilecek teknikler arasındadır.

3) Saha Testi:

Soru formlarını test ederken başvurulabilecek bir yöntem de saha testidir, ülkemizde pilot çalışma dendiğinde daha çok bu yöntem akla gelir. Hazırlanan soru formunun taslak versiyonu temsili olmayan ama 30-40 kişilik bir örneklemle sahada uygulanır. Bu yöntemde derlenen veriler istatistiksel olarak analiz edilebilir, bunun yanı sıra anketörlerden sahadaki gözlemlerini de belirtmeleri istenir. Bu yöntem, soru formunda anlaşılmayan ya da çelişkili yanıt verilen soruların belirlenmesini kolaylaştırır.

Ayrıca soru formunun süresi, soru formunun içerisinde yer alan atlamalar ya da rotasyonların da çalışıp çalışmadığı bu test süresince anlaşılır.

Hangi yöntem tercih edilirse edilsin, hazırlanan soru formlarının test edilmesi büyük önem taşır, özellikle de internet ya da benzeri yöntemlerde görüşülen kişinin soruları tek başına dolduracağı göz önünde tutulursa, bu tür sorunların önceden tespit edilmesi çok önemli olur.