11.3 İçerik Analizi Paradigmaları

İçerik analizinin çok farklı verilere uygulanabileceğini gördük, bu kadar fazla olanağın olduğu bir alanda, tek bir egemen paradigma olmadığını özellikle vurgulamamız gerek. İçerik analizinde farklı yaklaşımlar, farklı araştırma soruları, veri derleme ve analiz yöntemleri olan paradigmaları oluşturuyorlar ve daha önce de tartıştığımız üzere farklı paradigmalar, farklı yöntemsel tercihleri de kendiliklerinden dayatıyorlar.

Biz bu çalışma çerçevesinde önde gelen Temel İçerik Analizi; Yorumlayıcı İçerik Analizi ve Niteliksel İçerik Analizi’ni kısaca tartışacağız. (Drisko & Maschi, 2016)  

Temel İçerik Analizi

İçerik analizi yönteminin kurucularından olan Berelson (1952) bu yöntemi “iletişimin ‘açık’ içeriğinin sistematik, nesnel ve nicel betimlemesi için bir araştırma tekniği” olarak tanımlıyor. Tanımındaki “nesnel” ve “nicel” vurgulamalarının kendisinin pozitivist paradigma içinde hareket ettiğini söyleyebiliriz. Berelson’ın yaklaşımı halen içerik analizi yöntemini kullanan araştırmalarda geçerli bir yaklaşım. Bu yaklaşımda analiz, belirli kavram ya da kelimelerin kodlanarak sayısallaştırılması ve bu verilerin istatistiksel yöntemlerle analiziyle sınırlı kalıyor. Sayma ya da kodlama sürecinin nesnel bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekliliği de verilerin “açık” içeriğe odaklanmasına yol açıyor.

Temel İçerik Analizi yaklaşımında araştırmacının aradığı kelimeler ya da kodlar daha önceden belirleniyor. Kodlayıcılar, kodlama sürecinde bu kelimeleri ya da kodları bulmayı hedefliyorlar. Berelson’ın “sistematik” ve “nesnel” vurgusunu takiben bu yaklaşımda kodlamacıların birbirleriyle uyumu -tutarlılık ismi veriliyor- çok önem taşıyor, aynı metine baktıklarında aynı olguyu gördüklerinden emin olmak gerektiğinden, tutarlılık testleri yapılıyor ve mutlaka araştırmayı raporlardan bu tutarlılıktan bahsetmek gerekiyor. Aksi takdirde araştırma sonuçlarının geçerliliği sorgulanıyor. Bu kaygı nedeniyle kodlayıcının/araştırmacının kodlar üzerinde çok az yorum hakkı oluyor, ya da yorumlamasına asla izin verilmiyor. Kodlamacılar arasındaki yorum farkları, veri toplama sürecinin tutarlılığını düşüren bir unsur olarak görülüyor. Son dönemde bilgisayar yardımıyla kodlamaların gerçekleştirilmesi, bu tutarlılık sorununun bir çözümü gibi algılanıyor ve sunuluyor.

Temel İçerik Analizi yöntemi, iletişim kanallarındaki metinlerdeki temaların keşfedilmesi ve istatistiksel analizlere tabii tutulması için yaygın olarak kullanılan bir yöntem. Araştırmacılar mesaja, kullanılan dile, iletişim araçları içindeki ve arasındaki farklılıklara ya da bütün bunların hepsine odaklanabilirler. Sistematik bir yöntem olması -insan yardımıyla ya da bilgisayar aracılığıyla- çok büyük veri setlerinin analiz edilmesini sağlayabilir. Üstelik prosedürler şeffaf ve kaydedilmiş olduğundan çalışmanın bir kısmını ya da tamamını tekrarlamak kolaylıkla mümkün olabilir.

Bu paradigmanın, geleneksel pozitivist yaklaşımdan beslendiğini kolaylıkla görebiliriz, tabii onun kısıtlılıklarından da etkilendiğini de. Sistematiklik ve nesnellik bu paradigma içerisinde çalışan araştırmacıların sıklıkla vurguladıkları bir şey. Araştırmacının kişisel geçmişi, içinde bulunduğu kültür ya da verinin oluştuğu bağlam çoğunlukla yok sayılıyor. Bu perspektiften, verinin değişmezliği varsayıldığından içerik analizinde kullanılan malzemelerin bir yedeğinin mutlaka bulunması ve gerekirse tekrar analiz edilebilmesi için saklanması şart koşuluyor. Tekrarlanabilirlik, çıkarımların geçerliliğinin en önemli ön koşulu olarak görülüyor. Eğer bu paradigma içerisinde olduğunuzu düşünüyorsanız, dikkat etmeniz gereken en önemli unsurlardan birincisi kodlamacıların tutarlılığıysa, diğeri de verilerin tekrarlanabilir olması.

Yorumlayıcı İçerik Analizi

İçerik analizinde egemen olan paradigmalardan biri de Yorumlayıcı İçerik Analizi yöntemi. Bu paradigmada amaç mesajı kaynakları ve alanlar hakkında, mesajların içeriği kanıt olarak kullanarak çıkarım yapmak olarak görülüyor. Bu paradigmada amacın sadece betimlemek değil, aktörler arasındaki etkileşimden yola çıkarak aktörler hakkında çıkarım yapmak olduğu söyleniyor. Araştırmacı sadece “ne” ve “nasıl” sorularına değil, “neden”, “kimin için” ve “hangi etkiyle” sorularını yanıtlamasını sağladığından, bu tür bir yaklaşımın daha geniş bir kapsamı olduğunu söyleyebiliriz.

Söz konusu amaca varmak için sadece “açık içerik” değil, “örtük (latent) içerik” de araştırmanın nesnesi olarak kullanılır. Örtük içerik, çoğunlukla da dilbilimden esinlenerek mesajın açıkça sergilemediği ama “ima” ettiği ya da gösterdiği içerik olarak tanımlanıyor. Mesajdaki semboller ya da göndermeler bu tür içeriğe örnek olarak sayılabilir. Örtük içerik araştırmacıların sadece mesajı değil, iletişimin tümü hakkında bilgi vermesi açısından önemli bir bilgi sağlar. Özellikle de gündelik yaşamdaki iletişimimizin çoğunun göndermeler, sarkazm ya da ironiye dayandığı göz önünde tutulursa; açık içeriğe odaklanmanın çok sınırlayıcı olduğunu söyleyebiliriz.

Yorumlayıcı yaklaşımda araştırmacılar kelimelerin ya da kodların sayımından öteye geçerler ve iletişimi yorumlamayı tercih ederler. Bu yaklaşımda sadece açık değil, örtük içerikler de kodlanır, bunun da bir kodlamacı standardizasyonu gerektirdiği açıkça görülür. Yine de kodlamacıların tutarlılığı Temel İçerik Analizi yaklaşımından farklı olarak istatistiksel olarak değil, daha çok analitik süreçlerin benzerliği üzerinden niteliksel olarak yapılır ki açık ve örtük içeriklerin neler olduğu ve ne tür yorumlama olanakları sunduğu konusunda uzlaşılsın.

Yorumlayıcı yaklaşımda bireyler arası iletişimin istatistiksel tasvirinin ötesinde, bu iletişimi kuran kişilerin amaçları ve motivasyonları hakkında da bir şeyler öğrenmek mümkün olduğundan geniş bir analiz alanı sunduğunu söyleyebiliriz. Aktörler -siyasetçiler, sıradan insanlar, kırılgan gruplar ya da devletler- arasında kurulan iletişim, o aktörlerin genel amaçları hakkında bilgi verebildiği gibi; gönderilen mesajları göndericinin ve alıcının içinde bulunduğu bağlam içerisinden değerlendirmek zengin analizler yapılmasını sağlayabilir.

Bu paradigmanın epistemolojik olarak yorumlayıcı ya da sosyal inşacı yaklaşımlardan beslendiğini söyleyebiliriz, hatırlarsanız bu yaklaşımlarda gerçek yoktur, insanlar arası etkileşimle inşa edilir. Analizin örtük içeriğe de odaklanıyor olması, bu inşa sürecini etkileyen faktörlerin keşfedilmesini sağlar. Yine de bu araştırma sürecinin tamamıyla serbest olduğunu söyleyemeyiz, genelleme yapma gereksinimi bulguların geçerliliğini her zaman tartışma konusu haline getirir.

Niteliksel İçerik Analizi

İçerik analizi yönteminde egemen olan bir başka paradigma da Niteliksel İçerik Analizi olarak tanımlanır. Araştırmacının sadece açık ya da örtük içeriğe değil; metinlerde bulunan temalar ve ana fikirlere de odaklandığı bu paradigmada, adından anlaşılacağı üzere analizler sadece nicel değil, nitel olarak gerçekleştirilir. Zaman zaman Eleştirel Söylem Analizi, Temellendirilmiş Kuram ya da Tematik Analiz ile karıştırılsa da, Niteliksel İçerik Analizi bu yaklaşımlardan oldukça farklı olabilir.

Niteliksel İçerik Analizi'nin en önemli doğuş sebebi olarak Temel İçerik Analizi'nin ve benzer niceliksel yaklaşımların eksiklikleri gösterilir. Öncelikle daha önce tartıştığımız üzere anlam sadece açık olarak ifade edilmeyebilir. İkincisi, anlam çoğunlukla karmaşıktır, bağlama bağlıdır ve bütüncül bir yaklaşım ile anlaşılabilir. Üçüncüsü, bazen anlamlı bir içerik metinde bir kez görülebilir ama bu onun önemsiz olduğunu göstermez. Dördüncüsü bireysel vakaların ayırt edici özellikleri Temel İçerik Analizi yönteminde gözden kaçabilir. Beşincisi ve sonuncusu metinde olmayan iletişimlerin yok sayılması analizi eksik kılar. Bütün bu eksiklikler içerik analizine niteliksel bir bakış açısı getirmeyi gerekli kılar.

Yine de bu farklılıkların genel olarak içerik analizi yönteminin amacı olan sistematik ve genellenebilir bir veri derleme çabasının önüne geçtiğini söyleyemeyiz. Niteliksel İçerik Analizi de kodlama sürecinin şeffaflığı ve tekrarlanabilirliği konusuna özel bir önem verir, kodlamacıların tutarlılığı ve bulguların geçerliliği kaygıları hala geçerlidir. Hatta, Niteliksel İçerik Analizi yönteminin, “sadece bulguların istatistiksel olmadığı” yöntem olarak tanımlandığı olur.

Bu yöntemde kodlamalar tümdengelimsel yöntemden çok tümevarımsal yöntemle yapılır, bu açıdan Temellendirilmiş Kuram ile ortaklık taşıdığı söylenebilir, Temellendirilmiş Kuram yerellikler içerisinde ve belli bir vaka seti içerisinde kuramlar geliştirmeyi amaçlarken; Niteliksel İçerik Analizi yöntemi genellemeler yapmayı hedefler. Öte yandan, Yorumlayıcı İçerik Analizi'nden farklı olarak bu süreçte yorumlama bulunmaz, araştırmacı farklı vakalardaki ortaklıklar, benzerlikler ve örüntüleri keşfetmeyi amaçlar.

Niteliksel İçerik Analizi tek başına bir araştırma çabası olarak var olabildiği gibi, tıpkı derinlemesine görüşmelerde olduğu gibi daha sonra yürütülecek niceliksel çalışmaların öncülü olarak da uygulanabilir.